Geçtiğimiz aylarda NASA, James Webb uzay teleskobunun kaydettiği ilk görüntülerini yayınlamıştı. NASA, bu görüntülerden gelen verileri sese dönüştürerek teleskobun gördüğü kozmik harikaları duymamızı sağladı.
Yakın-kızılötesi ve orta-kızılötesindeki Webb görüntüleri, insan gözünün göremediği dalga boylarını kapsıyor. Teleskobun görüntüleri, ham verilerden görebildiğimiz ışığa dönüştürülüyor. Sese dönüştürülmüş görüntüler, bu kızılötesi dalga boylarını alarak ve bunları ses perdeleriyle eşleştirerek bir adım daha ileri gidiyor. Bu sesler, Karina Bulutsusu‘nun Kozmik Uçurumlarını, Güney Halka Bulutsusu’nu (hem yakın-kızılötesi hem de orta-kızılötesinde) ve suyun var olabileceğine işaret eden gösteren ötegezegen WASP-96b‘nin atmosferinin spektrumlarını anlatıyor.
Bu sese dönüştürmeler (sonifikasyon), görüntüdeki farklı kaynaklardan gelen verileri farklı seslere dönüştürüyor. Geniş gaz ve toz sütunlarını ve genç yıldızları betimleyen Karina Bulutsusu görüntüsüne bakıldığında, daha parlak ışık, daha soluk kaynaklara göre daha yüksek frekanslı sese sahip. Görüntüde ışık kaynağı ne kadar düşükse, sesin atanan frekans da o kadar düşük oluyor.
Bir yanıt bırakın