Hollanda tarım denildiği zaman akla gelen ilk ülke oluyor. Peki tarımda ne yapıyorlar da tüm dünyaya tarım satabiliyor? Gelin detaylıca izah edelim.
İlk olarak Netherlands isminin anlamından başlayalım. Ülkenin ismini oluşturan “Nether” felemenkçe “Aşağı/Alt” anlamına gelirken “Lands” ise “Alan/Toprak (Yer)” anlamı taşıyor. Böyle denmesinin en büyük nedeniyse ülkede çoğu bölgenin rakımının denizden aşağıda olmasından kaynaklanıyor.
Hollanda dünya tarımında ilklerin ülkesi
Hollanda tarımda ilklerin ülkesi dedik çünkü birçok geliştirmeye öncülük eden bir ülke. Hollanda’da, örneğin patates üretilirken, sürücüsüz traktörler ve toprağın kimyasını, nemini ve besleyiciliğini drone’lar kullanılmakta.
Neredeyse her patatesin büyümesi bir çocuk gibi ayrı ayrı izlenip, gerekli su ile besin maddeleri eşit biçimde ayarlanarak dünya ortalamasının iki katından fazla verime ulaşılabiliyor. İşin en ilginç yanı Hollanda’nın bunu, 2000 yılında belirlenen “Tarımda yarı yarıya az girdi kullanılarak iki kat fazla ürün” stratejisi sayesinde, %90 oranında daha az su harcayarak yapıyor olması.
Bitkiler, seralarda, hemen hemen hiç kimyasal gübre kullanılmadan yetiştirilirken, kümes hayvanları için kullanılan antibiyotik miktarı 2009 yılından beri %60 oranında azaltıldı.
Peki Hollanda bütün bunları nasıl başarıyor?
- Ülkenin büyük bir bölümü ekili alan
Gökyüzünden baktığınızda, yoğun yerleşimli ve nüfuslu Hollanda’da adamlar tabiri caizse ekilmemiş hiçbir alan bırakmıyorlar. Bina olmayan yerlerde hemen tarlalar, seralar bulunuyor. İnsanlar değerlendirmemiş hiçbir alanı başıboş bırakmıyorlar. Aşağıdaki görselde Hollanda’nın “ekmedik alan bırakmıyorlar” sözümüle neyi kastettiğimizi sanırım anlamışsınızdır.
Ülkenin yarısı tarım ve çiçekçilik için kullanılırken, yükseklerden baktığınızda dev aynaları andıran seraları görmemek için kör olmanız gerekiyor. Kuzey kutbu sınırından sadece 1500 km uzaklıktaki bir coğrafyada bulunan bu iklim kontrollü seralarda yeryüzünün en çok ihraç edilen domatesleri yetiştiriliyor.
Hollanda, sadece domates değil patates ve soğan üretiminde de dünya birincisi. Daha da önemlisi, dünyadaki tohum ticaretinin üçte biriden fazlasının kaynağı da yine Hollanda.
- Tarımın beyni Wageningen üniversitesi
Bu olağanüstü tarımın başarı kaynağı ve gücü, Amsterdam’ın 75 km güneyindeki Wageningen üniversitesi araştırma merkezidir (WUR). Dünyanın en büyük tarım araştırma merkezi olarak kabul edilen WUR, çok sayıda yenilikçi tarım teknolojisi şirketi ve deneysel çiftlik ağı olan Gıda Vadisi (Food Valley) ağının merkezinde bulunuyor.
Üniversitenin Bitki Bilimleri grubu yöneticisi ve dünya çapında tanınan birisi olan bitki hastalıkları uzmanı olan Prof. Ernst van den Ende, aynı zamanda dokuz endüstriyel işbirliği projesinin de sorumlu yetkilisi. Kendisi, Dünya’yı bekleyen dev sorunları ancak tarımla çözebiliriz diyor.
Peki dev sorunların başında ne mi geliyor? İzah edelim;
Dünyanın gelecek 40 yıl içerisinde nüfusunun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bu nüfusu besleyebilmek için, geçtiğimiz 8000 yılda tüm çiftçilerin yetiştirdiğinden daha fazla gıda ürünü yetiştirmemiz gerekli! Eğer tarımda çok büyük bir verimlilik artışına paralel olarak o oranda su ve fosil yakıt kullanımını azaltamazsak bir milyardan fazla insanı maalesef açlığa mahkum etmiş olacağız.
WUR, 6 kıtada ve 140 ülkenin yönetimi ve üniversiteleri ile birlikte yürüttüğü binlerce projesi ile bu sorunu çözme konusunda iyimser ve umutlu yaklaşan kuruluş. Birkaç örnek verecek olursak: Afrika’daki kuraklığa karşı, topraktaki bakterileri kullanarak kendi gübresini oluşturan bitkiler yetiştirmek, hayvan yemi olarak yetiştirilen bitkiler yerine onlardan 150 kat daha fazla verim sağlayan çekirge üretmek, seralardaki hassas iklim kontrolüne ek olarak sürekli değişen LED aydınlatma ile mahsul verimini daha da arttırmak gibi…
- Sürdürülebilir tarımda da öncü
Hollanda’da hydroponic adı verilen, topraksız, yani bitkilerin köklerinin besleyici maddeler içeren suda yüzdüğü tarım da çok yaygın. Ülke, bu sayede, örneğin domates üretiminde ikinci olan ABD’nin birim yüzey başına kullandığı suyun 15 kat daha azını kullanabiliyor. Seralarda, bu yöntemle, yükseklikleri 6 metreye ulaşan “Vertical Farming” sayesinde tam 15 ayrı çeşit domates yetiştiriliyor. Çiftlikler, yenilenebilir enerjilerini ve gübrelerini, hatta ambalaj malzemelerini kendileri üretiyorlar. Sulama için ise toplanan yağmur suyu yeterli oluyor. Seralara girebilen zararlı böcekler ise, kimyasallar yerine, domateslere zarar vermeyen ama bu böcekleri yiyen akaryen böceklerle yok ediliyor.
Yazımızı son bir özet ve yüksek teknoloji uygulaması ile bitirelim.
Hollandalı tarım teknolojisi firmalarından birinin geliştirdiği elde tutulan bir cihaz sayesinde, toprağın pH’ı, organik madde içeriği ve bazı diğer özelliklerini ölçerek, akıllı bir cep telefonu aracılığı ile merkezdeki bir veri tabanına iletiliyor.
On dakikadan az bir sürede ise bu toprak için gerekli optimal besleyiciler ve gübreleri içeren ayrıntılı bir rapor alınmaktadır. Birkaç dolar karşılığı sunulan bu hizmet, dünyanın neresinde olurlarsa olsun, toprakları henüz hiç analiz edilmemiş çiftçilerin bile ürün kayıplarını çok büyük ölçüde azaltmasını sağlayabilir.
- Hollanda, 2000 yılında belirlediği, tarım üretimini %50 daha az kaynak tüketerek iki katına çıkarma hedefini gerçekleştirdi.
- Ülkenin yüzölçümünün yarısı tarım için kullanılmakta.
- Hollanda domates üretiminde dünya birincisi.
- Seraların toplam yüzeyi Newyork’un Manhattan adasının 1.5 katı büyüklüğünde,
Bütün bunlar ülkenin 17 milyon nüfus yerleşiği ile dünyanın nüfus yoğunluğu en fazla ülkelerinden biri olmasına rağmen gerçekleştirildi.
Ülkemiz için çıkarılacak dersler elbette var. Hollanda’da olup bizde olmayan şey ise kısaca “bilgi” diyebiliriz. Ülkemizde maalesef köyden kente son zamanlarda göçler başlamış durumda. Böyle olunca ekilecek alanlar da boşa çıkmış oluyor.
Bir yanıt bırakın